Yapayalnız yağmurda ıslandım, sırılsıklam…
Küçüğüm! Yoksun, velhasılkelam.

Mis gibi simit kokarken, yanından uzaklaştım yavaş yavaş.
Hiç farketmez senin için ha simit kokmuş ha lavaş.

Dikkat etmen gereken tek şey kendin.
Kendin dışında yok bir tek derdin.

Şaka gibi gelecek yaşlandığında, geçen senelerin…
Farketmeyeceksin ve istemesen de titreyecek ellerin.

Sonra dönüp bakacaksın geride bıraktığın dostlarına,
Sevgiline, annene, babana ve tüm arkadaşlarına…

Onlara sevdiğini söylemek isteyeceksin,
Ama bir türlü gururuna yediremeyeceksin.

Yıllardır tek bir sevgi cümlesine rastlamadın.
Çünkü duyduğunda anlamadın, umursamadın…

Büyüdüğünü sanacaksın çocuk.
Her tarafını saracak yokluk.

Uzun uzun durup düşüneceksin,
Her şeye rağmen haline şükredeceksin.

Büyüyünce adam mı olduğunu sandın.
Doktor olacağım! Boşunaydı içtiğin andın.

Kahramanlıkların var ufak tefek kendi içinde
Hayat başlıca kandırmaca, oyun oyun içinde

Dikenli yollardan geçmeye çalışır can.
Adrenalin olur, dolar içine heyecan.

Hecelerimden akar kanlar damla damla.
Küçüğüm, günler aylar geçti ama büyüyemedin hala.

Hala ufak bir çocuksun, bedeni yaşlanmış.
Hızlı hızlı atar kalbin nafile duyguların paslanmış.

Yeni heyecanlar gerekli sana tabii ki bir de bana
Hakkında ne var ne yoksa sormalı arkadaşlarına.

Günler çok çabuk geçiyordu, anlaşılmıyordu.
İçindeki yara günden güne büyüyordu.

Bilinmiyordu ki, zamanın çaktırmadan acıttığı.
İnsanların içlerinde kocaman bir acı bıraktığı.

Bir gün öleceğiz hepimiz, sanki hiç ölmeyeceğiz.
Bugün bebeğiz, yarın yaşlı bir nine veya dedeyiz.

En beğendiğimiz şarkıyı dinlerken sevgilimizle,
Hoşlandığımız yerlerde gezeriz elele.

Topkapı sarayında boğazı izleri baş başa,
İlgilendirmez bizi etrafımızdaki kargaşa.

Güneşin doğuşuyla mutluluk doldururuz içimizi.
Paylaşırız her gece yan yana yatarken sevgimizi.

Bekleriz zor günlerimizde, gelecek diye iyi günleri…
Bir türlü gelmek bilmez beklediğimiz bayram misafirleri.

“Ümitlerini yitirme hiç bir zaman” diye öğütlediler.
Kaybetmeme için hevesimi sürgülediler.

“Sev” dediler ama hep kin güttüler.
Şarkılar eşliğinde şaraplar, meyler.

Benim gibi insanı kim neyler.
Boşver içip güzelleşsin eller.

Durup seyran eyle bundan böyle.
Yıkıp viran eyle, gel yanıma şöyle.

Aşık et herkesi içinin güzelliğine.
Dış görünüşe değil, kalbine.

Kaderimin oyunu, hayat kötü deme.
Çayını ızdırap ateşiyle demleme.

Hasretle geçirdiğin günleri özleme.
Geçmişi sineye çekme.

Bir yerde göz göze gelmek yeterli mi sevgiliye ?
Tutup sarılmak, hiç bırakmamak istemez mi ölesiye ?

Hayat hep bir bilmece, kumar, zar atmaca.
Zor durumdasındır her zaman, devamlı koşturmaca…

Adını caddelere verirler mi sanıyorsun ?
Gerçek olmayan şeylere inanıyorsun.

Başına gelenleri şaka gibi algılıyorsun,
Sevmiyor, dokunmuyor hiç bir şeyi beğenmiyorsun.

Soğuk kış günlerinden örtmezsin üstünü.
Yazın sıcağında bilmezsin geceni gününü.

Arkadaşlarını seversin, onlar da seni.
Silersin bir kalemde hepsini.

Ardına bakmadan kaçar gidersin.
Yalnız kalınca ızdırap çekersin.