Gece yarısını çoktan geçti saat ve ben yine bir gece yarısı gözyaşlarımı herkesten
gizleyerek yazıyorum bu yazıyı… Sana değil kendime yazıyorum aslında ama senin de okumanı istiyorum. Duygular karmakarışık olduğunda, ağlamak isteyip ağlayamadığında,sığınacak bir kucak bulamadığında, seni anlayacak bir dostun olmadığında ve en önemlisi ümidini kaybettiğinde ne olur düşündün mü hiç… Ben çok düşündüm. Çok! Nedensiz ağlayışlarım diye adlandırdığım o ufak masum gözyaşı selleri aslında rahatlamam için tam bir deva oldu bana… Her ne kadar gözyaşlarım tenimi ıslatmasa da ya da kimi zaman minicik bir damlanın yanağımdan usulca süzülüşünü hissetmek ve dudaklarıma geldiğinde tadını dilimde hissetmek oldukça acı verici bir durum benim için… Dinlediğim Cranberries şarkıları ve sözlerinde ne anlattığını anlamadığım ve sonsuza dek anlamak istemediğim binlerce yabancı şarkı deva olmadı dertlerime ve ağlayışlarımın sonuna ulaşamayışımın verdiği o üzüntü ile yaşamanın, hayatta istediğim maneviyatı yakalayamamanın verdiği kırgınlıkla yaşamak ne kadar  kötü anlatamam… Gözyaşlarında aramak mutluluğu ve belki de kanlı ellerde bulmak bu ufak vücudu, kim bilir belki de  bir fındıkkabuğu içinde aradığım mutluluk ama bunu kim bilebilir ki.  Arayıp ta bulamadığım binlerce şey varken ve ben her seferinde başkalarına muhtaçken nasıl olurda yalnız kalabilirim ki… Sıradan âcizane ve bir o kadar da yalnız ve bir o kadar da saf biriyim ben ve hiç bir şey de benim kadar tutamaz içinde bulunan bilinmeyeni… Nasıl anlatsam ki bunları kendime bilemiyorum ve bilmediğim bir şeyleri anlatmak nasıl olur onu düşünüyorum. Herkes tutturmuş bir yol giderken neden ben istediğim yolu kullanamıyorum gideceğim yere varabilmek için… Ve yine düşünüyorum; eğer sığınacak bir şey yoksa neden yaşıyorum ve eğer nedensizce ağlıyorsam neden üzülüyorum… Ve eğer beynimin içerisinde aklımı karmakarışık hale getiren binlerce soru varsa, ben bunlara cevap bulamayıp ta sığınacak bir şey bulamıyorsam…..

Bilmiyorum ya… Bilmiyorum… Bilmiyorum.

Kutunun içerisinde bir şey olmadığını bilerek yaşamak ve o kutuyu çok matah bir şeyin kutusuymuş gibi davranmak… Nasıl bir duygudur bu… İçinde buzdolabı olmayan boş bir kutuyu düşünsene… Uzaktan bakınca ne kadar da şaşaalıdır… Ama yakınına gelip te içini açtığında gerçekle yüzleşirsin. İşte o zaman hem sen hem de kutu şaşırır bu duruma… Ama bunun farkında olmazsan yani uzaktan kutuya bakıp aldanırsan o aldanışla sonsuza dek yaşarsın. Demek istediğim insanlar birer kutudurlar ve içlerini görmedikçe ne oldukları nasıl biri oldukları anlaşılmaz… Ben elma şekerinin o kırmızı albenili rengine kanmadım hiç… Hep aklımda ısırdığımda aldığım tadı sakladım…  O uçan balonları hiç sevmedim ben bana hediye eden kimse olmadığı için… Kazandığım parayı biriktirip ilk bisikletimi alacağım zamanı hep iple çektim ben…  Ve o bisikleti aldım ben ve onun üzerinde gezerken hiç bir çocuğun hissedemeyeceği kadar özgürdüm ben… İstedim, bazı şeyleri elde etmeyi istedim ben ve her seferinde de gerçekleştirdim isteklerimi ama neden hep yalnızdım neden hiç bir allahın kulu gelip bana yardım etmedi. Ve şimdi yine yardıma muhtacım ve biliyorum yine kimse yadım etmeyecek ve ben yine biliyorum bununda üstesinden geleceğim ve ben yine biliyorum bunun üstesinden gelirken yine bir sürü zaman geçecek ve  işte o zaman denen kavramı sevmeyişimin nedenlerinden biride ona çok ihtiyacımın oluşu… Hiç bir terliği sevmedim ben o gün ayağımdan fırlayıp gittiğinden beri onun yerine sandalet kullandım hep,  taksileri sevmem ben; o gün bütün paramı verdiğimden beri, onun yerine otobüsle giderim ben…  İnsanları sevmedim ben. O gün bana ne olduklarını gösterdiklerinden beri, her gün bana bunu tekrar hatırlattıklarından beri. Artık hayvanları seviyorum ben. Yapmacık şeyleri sevmedim ben. O gün o yapmacık çiçeği gördüğümden beri. Ben gerçek çiçekleri seviyorum dalında yaşayan… Babaları sevmedim ben o gün çekip gittiğinden beri… Sen ve ben sırdaş, dertdaş ya da artık her neysek, adı yok işte… Biliyorsun her şey karşılıklı eğer sen bana bir şeyler anlatarak  rahatlamıyorsan bende bunu yapmak istemem… Ama bu bir gerçek ki sana yazarken rahatlıyorum…  Beni anlasan da anlamasan da … Sende bana yaz ne biliyorsan onu yaz ne hissediyorsan onu yaz…

Yaz, seni seviyorum çünkü…