Tuğşah Bilge
Tuğşah Bilge
Tuğşah Bilge - Abraham Lincoln'un Bakış Açısı.
Loading
/

Tuğşah Bilge – Abraham Lincoln’un Bakış Açısı.

Çiftçi bir aileden gelip, 04 Mart 1861-15 Nisan 1865 tarihleri arasında ABD Başkanı olarak görev yapan, görevde iken hayatını kaybeden, Cumhuriyetçi Parti’ye dâhil Abraham Lincoln’ün, aşağıda tırnak içinde verilen mektubu, oğlunun öğretmenine yazdığı ifade edilmektedir.

“Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını. Fakat şunu da öğret ona: ‘Her alçağa karşı bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır.’ Her düşmana karşı bir dost olduğunu da öğret ona. Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.

Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği sessiz zamanlar da tanı. Okulda hata yapmanın, hilekârlıktan daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.

Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma. Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini.

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret. Ona nazik davran ama kucaklama. Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun, bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.

Bu, büyük bir taleptir. Ne kadarını yapabilirsin bir bakalım… O ne kadar iyi, küçük bir insan, Oğlum…”