Markete, bakkala, berbere veya dışarıda herhangi bir yere gittiğimde kısık sesle konuşuyorum. Geçtiğimiz bayramı kutlamak adına kısa cümleler kurarak selamlaşıyorum. Sonra biraz düşününce radyodaki halim aklıma geldi. Radyoda boğazım patlarcasına binlerce belki de yüz binlerce kişiye uzun uzun bayram kutlamaları yaptıktan sonra karşımdaki iki üç kişi için cümle kurmak tatmin etmiyor. Belki de bu yüzden konuşmuyorum. Ufak bir gülümseme biraz da kısa kısa cevaplar… Mutlu bayramlar işte. Herkes yaşadığı kadar mutlu. Daha geçen hafta bombalar patlamamış, çatışmalar olmamış gibi… Bugün görmezden geldiğimiz olaylar yarın başımıza geldiğinde görmezden gelinmek dokunacak mı bir yerlerimize bilmiyorum ama yine de mutlu bayramlar. Umursamazlığın, görevi kötüye kullanmanın, iş bilmez insanların yetkilendirildiği acayip bir dönem yaşıyoruz. Günü geldiğinde bayram seyran yapıyoruz ama geride kalanları umursamıyoruz. Geride kaldığımızda (teröre kurban gittiğimizde) umursanmamak nasıl olacak merak ediyorum… Neyse mutlu bayramlar… Her şeye rağmen mutlu olabiliyorsan ne mutlu sana…