Depression and Sorrow

Genelde yazdıklarım aşk, yalnızlık, okulla ilgili şeyler. Kimi sevgilisinden ayrılmış, kimi sıkıntıda, bunalımdaymış. Hayat her şeye rağmen devam ediyor, hem de her şeye rağmen. Daha oturup karşılıklı sohbet edemediğiniz babanızın kefene konup götürülürken seyretmiş olmanıza rağmen. En sevdiğiniz insanı, sevgilinizi trafik kazasında kaybetmenize rağmen. Dertleri içinizde biriktirip internette bile içinizi tam anlamıyla dökemiyor olmanıza rağmen. Dediğim gibi her şeye rağmen hayat devam ediyor ve işte öyle anlarda anlıyorsunuz insanın yalın halini. Yapayalnız çaresizliğinizin derdiyle baş başa vermiş derbederliğinizi düşünürsünüz. Ağlamak istersiniz ama bir gören olur diye içinize akıtırsınız göz yaşlarınızı. Gençliğiniz, sizden daha yaşlı insanlar tarafından kullanılarak geçer gider ve bunun farkında bile olmazsınız. Gençliğimizin heba olduğunu ancak zaman geçtikten sonra anlarız. Bize öğretilenlerle yaşar dururuz. Hiçbir zaman kendi doğrularımızı oluşturmayız sadece nasıl gördüysek öyle yaşarız. Aslında hayattan da zevk almayız, sadece ölümü bekleriz ama bu gerçeği kendimize bile söylemeyiz. Para kazanmak uğruna sevmediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız. Buna mecbur bırakılırız. Allah’ın adaletsizliğinden bahsederiz, ona inanmazken. Bir şeyler bekleriz hep bize uzatılmış olması gereken. Yok böyle bir şey aslında, adalet yok hiçbir yanda. Her şey kendi içimizde biter. Tamamen hissettiklerimizden ibarettir hayat. Kimi kendini kral sanır  kimi padişah. Kimiyse parasızlıktan karnını doyuramaz. Olmamız gereken yer kral tahtı mıdır? Peki orada olmak için ne yaptık. Eğer anne rahminde milyonlarca rakibi geride bırakmışsak ve bu bizim kral olmamıza yetmiyorsa düşünün artık gerisini siz. Daha çok insanı geride bırakmak gerek, hem de aynı bizim gibi milyonlarca rakibi eleyerek yaşama katılmış olan insanı.

Şimdi soruyorum kendime, dünyanın herhangi bir yerinde insanlar sadece hayvansılıklarıyla yaşıyorlarsa ve ben bundan dolayı rahatsızsam nasıl olurda sevgilimden ayrılmışlığımın ızdırabını çekerim. Şimdi soruyorum olmayan eski sevgilime. Eğer sen yoksan neden ben sana aşığım. Kendimi paylaşıp durdum birileriyle. Sandım ki onlar da benim gibiler ve onlar da kendilerindeki benliklerini paylaşacaklar benimle. Değilmiş işte öyle değilmiş. Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. İsyan ettim yıllar önce yaratıcıya, baktım dinlemiyor beni. Sonra dönüp anneme sayıp durdum bildiğim tüm küfürleri. Neden dünyaya getirdin beni sanki diye. Ben senin asi, isyankar biri olman için dünyaya getirmemiştim ki deyip ağlamasıyla, sevgi dolu kucaklamasıyla sanki bulutların üstüne çıkardı beni. Tekrar düşündüm hayatı. Sağda solda ölen insanları. Kader denen şeye inanmayı. Allah’ı kendi içimde bulmayı.

Şimdi faaliyete geçme vaktidir. Savaş başlamıştır artık. Kötü haldeyim, aç, susamış, isyankar, hırçınım. Ama bir o kadarda iyi gibiyim. İyilerimiz için sonuna kadar gitmek gerek. Tıpkı hayallerimizin peşinde koştuğumuz gibi.