Anılarımı yazdığım bir defterim vardı küçükken. Tesadüf eseri yıllar sonra rastladım kendisine…
zamanın oldukça ilerlemiş olmasına rağmen değişen hiç bir şeyin olmayışı üzdü beni. Hala zamanın hızlı gidişine haykırışlarımı sürdürüyorum. Bununla meşgul olurken yaşamayı becermiyorum. Belki de hayat denen şeyin tam içinde duruyorum. Ama bir türlü anlamıyorum. Ben mi hayatımı yaşıyorum yoksa hayat mı beni istediği gibi yaşatıyor bilemiyorum. Anladığım tek şey yaşlanışım. Çirkinlenişim. Kapana kısılışım. Başka bir şey biliyorsam da farkında değilim. Yalnızım. Açım. Sevgiye muhtacım… karşılık bekler oldum selamlarıma. Selam sana sağır amca… sen beni duymasanda merhaba. Günlerden bir gün aşık olduğumu yazmışım defterime. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen daha dün gibi aşkım tap taze. Yeni. Hala ilk günkü gibi. Şimdi karşıma çıksa hemen tanırım. Aşk bu nasıl unuturum. Gururum fecidir bilirim. Ama ona rağmen karşılaşırsak hemen önünde diz çökerim. Ümidimi hiç bir zaman yitirmedim. Elbet bir gün seninle yanyana geleceğiz. Mezarda bile olsa, kavuşacağız birbirimize…