Ben bir çapulcu ağacım taksim gezi parkında,
Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.
Penguenler rakkas ediyorlar televizyonda,
Basınçlı su ve biber gazı dolu sokaklarda.
Polis, nişan alıp bombayı doğrudan atıyor,
Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
O gençler sadece üç beş ağacı savunuyor!
Bir yeşil uğruna ya Rab, ne yiğitler ölüyor!
İstanbul’u kokluyorum, gaz maskesi takılı.
Yoğun dumandan dolayı gözlerim feci yaşlı.
Taksim, beşiktaş ve ortaköyde yollar kapalı.
İstanbul’u izliyorum, her tarafı kan kaplı.
Boğaz gümüş bir mangaldır, kaynatır serinliği;
Yüzde elli fakiriz, birilerinin ezdiği.
Çamlıca’da yerle birdir göklerin derinliği.
Makarna ve kömür bitti; hükümetin verdiği.
Yedi tepenin üstünde zaman bir gergef işler!
Yedisinin üzerinde durur binlerce evler,
Yedi renk, yedi sesten sayısızdır belirişler…
Yediden yetmişe, halklar, kardeşçe birleştiler.
Uyanmalısın, gaflet ve dalalet içindesin,
Cebren ve hile ile vatanı peşkeş çekmişsin.
Orduları dağıtmış, her yeri işgal etmişsin.
Mazlum sanmıştık seni, meğer ne çok zalimmişsin.
Minareyi çalan kılıfı uydurur misali,
Yeni kanun bu gece yarısı hemen geçmeli,
Yaptığın adalet ve ahlak kuralı ihlali,
Çok rahatsın, nasıl olsa koyun gibi ahali.
Padişah sultan mehmetin izindesin Maşallah,
Gemicikler, ihaleler… Daha çok versin Allah,
Dünya sultan süleymana kalmadı Vallah Billah.
Kabirde melekler sorarsa edersin İllallah.
Birinci vazifem, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek.
Bir Türk dünyalara bedeldir, hiç kimsenin zoruna gitmesin Ne mutlu Türk’üm diyene demek.
Muhtaç olduğum kudret damarlarımdaki asil kanda mevcut, isteğim bu dünyayı güzel görmek,
Yaşlı-genç, siyah-beyaz, fakir-zengin diye, din ve ırk ayrımı yapmadan koşulsuz sevmek, sevilmek.