Bu nasıl iştir anlamadım anne. Çok çalışıyorum. Çok para kazanmak istiyorum ama beceremiyorum. Çok aşık oluyorum ama aşık olduğum kişiyi kendime aşık edemiyorum. Bana aşık olanları ben sevmiyorum. Benim sevdiklerim beni sevmiyor. Dünyanın döngüsü bu mudur? Zaman bu denli hızla ilerlerken, global hayatın bir parçası olmak nasıl bir şeydir? Anne bu mudur hayat denen şey? Kimse öğretmedi ki bana hayatın gerçeklerini. Sabah güneş doğunca kalkıyorum. Batınca yatıyorum. Ama yaşadığım hayattan hiçbir şey anlamıyorum. Mevsimler gelip geçiyor, zaman alnıma çizikler atıyor. El alem uçuşa geçmişken ben yürümek için ayakkabı alamıyorum. Acizliğim bundan ibaret değil sadece. Beceriksizliğin dibine vurduğum zamanlarda farkında bile olamıyorum insanların bana ezik bakışlar attığının. Herkes bana hayran ama bir ben bilirim içinde olduğum keşmekeşin ahvalini. Vitrini iyi dizmişim gören kanıyor. Arkası boş halbuki. İçi boş halbuki. Bildiğin balonum aslında. Bildiğin boşluğum ben aslında. Yapmak için başladığım hiçbir işte başarılı olamamış, bu yaşıma kadar gelmeme rağmen ortaya güzel bir şey çıkaramamış, resim desen yapamamış, şarkı desen söyleyememiş, yazı desen yazamamış, oyun desen oynayamamış birinin tekiyim işte. Hayata tutunamamış, sadece hayvan misali bedenini beslemiş olarak varım dünyada. Anlamadım ki şimdi bu nasıl iş anne. Bu kadar boş bir adamım ben. Ama peşimde hayranlarımı dolaştırıyorum. Bomboş bir adamım ama ardıma takılan insanlar var. Onlar benden de beterler. Gidin diyorum gitmiyorlar. Ardıma takılmışlar beni takip ediyorlar. İyi de ben gereksizin tekiyim. Niye beni benimsiyorlar. Bunu da anlamış değilim anne. Tüm bunlar bir yana dursun. Her sıkıntımda sen beni avuturdun. Şimdi sen de gittin. Bana kim bakacak anne ?