Kimse bilmez, ben aslında oralı değilim. Günlerden bir gün geceyi eski aşkımın evinde geçirdikten sonra sabahın köründe kalkıp işe giderken gördüğümde seni, oralı olasım geldi birden. Aylardan eski aşklarla dertleşme ayıydı. Hava güneşli ama oldukça serindi. Cep telefonuma kimden geldiğini bilmediğim, sadece kimden gelebileceğini tahmin ettiğim bir kısa mesaj gelmişti. Havaların ısınmasından, aşk hormonlarının ağaçlardan insanlara geçtiğini anlatan bir kısa mesajdı. Cevap yazmadan tereddütsüzce sildim mesajı. Geçmiş aşklarımı küllerinden korlandırmak istemiyordum. Ertesi gün aynı numaradan cevapsız çağrılar geldiğini gördüm. Geri aramadım. Ertesi gün tanımadığım bir numaradan gelen telefonu cevapladım ve işte tahmin ettiğim şey yine başıma gelmek üzereydi. Eski aşkım hayatımı adadığım, tarafından aldatıldığım, sevgilim dediğim, seni seviyorum dediğim kişi telefonun ucundaydı. Başkasının telefonundan arıyordu. Çünkü biliyordu ki kendi numarasıyla ne kadar uğraşırsa uğraşsın bana ulaşamayacaktı. Bir arkadaşının telefonundan aradı ve hedefine ulaştı. Beni özlediğini söylüyordu. Ben de onu çok özlemiştim ama boynuzlarımı daha yeni cilalatmıştım. Aldatılmayı sevmediğim için içimde taşıdığım kini bir kenarda saklıyordum. Kimseye göstermeye niyetim yoktu kinimin kendisini ama belki bir gün lazım olur diye öylece bekletiyordum bir kenarda. Telefondaki ses, özledim gel diyordu. Sormuyordu, emrediyordu. Zaten sorsa da kimseye hayır diyemediğimden dolayı zoraki kabul edecektim. İşte o günün ertesinde gördüm bir sabah işe giderken seni. Soğuk ama güneşli bir gündü. Eski sevgilimin yanında geçirdiğim ateşler dolu bir gecenin sonrasında sabahın köründe uyanmışlıkla ayakta uyurgezerlik arasında, afallamış vaziyette işe geç kalmamak için can havliyle dışarı attığım darmadağınık bir günün sabahında karşılaştık seninle sokağın başında. Sen beni görmedin. Bana bakmadın. Karşından geçtiğimi bile farketmedin. Sen sadece yürüyor gibi yapıp, melekler gibi süzülerek geçtin gözlerimin önünden. O kadar etkileyiciydin ki kalp atışlarım yeni doğmuş bir bebeğinki gibi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Seni daha çok görebilmek için öylece durdum. Karşı kaldırıma baksan beni görecektin ama hiç oralı değildin. Sabah mahmurluğu senin de her yanını sarmıştı ve hayatımda bu kadar tatlı olabilen bir insanın var olabileceği hiç aklıma gelmezdi. O kadar güzeldin ki. Dönüp peşinden gelmek istedim ama yapamadım. Kendimi sapık gibi hissetmek istemedim. İş yerine geldiğimde hala seni düşünüyordum. Öğlen yemeğinde de sen vardın aklımda. Seni tekrar nasıl görebilirim diye düşündüm. Akşam tekrar ex aşkımın yanına gitmeye karar verdim. Aslında onun yanında olmak hiç hoşuma gitmiyordu. Ama sabah seni görebilmeyi ümit ederek bir gece daha geçirmek ve sabahında seninle tanışmak istiyordum. Eski sevgilimi aradım bu gece de onda kalmak istediğimi söyledim. Sevinçten havalara uçtu. Tüm gece boyunca sabaha kadar uyutmadı beni. Yanardağ gibi ateşi sönmek bilmiyordu. Sabaha kadar sevişme seanslarından sonra bir kaç saatlik uykuyla seni görebilmek adına aynı saatte aynı yerde oldum. Geldiğimde sen yoktun. Orada biraz vakit geçirmek için telefonla konuşuyormuş gibi yapıp seni bekledim. Bekledim. Ama gelmedin. Senin daha erkenden geçmiş olabileceğini hiç hesaba katmamıştım. Keşke daha erken kalksaydım. Ümidimi yitirip yol boyunca yürümeye başladım. Derken o da ne! karşıdan sen geliyorsun. O kadar uzaktan bile gözlerinin parlaklığını görebiliyordum. Kokunu alabiliyorum. Etrafa yaydığın enerjini hissedebiliyorum. Kalp atışlarım, aslandan kaçan yavru ceylanın ki kadar hızlı atıyordu. Kendimi hiç bu kadar heyecanlı hissetmemiştim. Sen peri kızı olmalıydın. O kadar güzeldin ki. Yanına yaklaşanı yakar gibiydin. Tüm cesaretimi topladım ve sana doğru yürümeye başladım. Tam karşımdan geliyordun. Attığın her adımla içime işliyordun. Gittikçe yaklaştın. Yaklaştıkça yaktın. Geldin, geldin ve yanımdan öylece geçip gittin. Tek bir kelime bile edemedim. Yanında konuşabilene aşk olsun. Göz göze bile gelemedik. O kadar güzeldin ki sana karşı cümle kurabilme yeteneğimi kaybetmiş gibiydim. Halbuki her sabah milyonlara seslenen, konuştuğu konularla yön veren radyo programcısı kılıklı ben, senin insanın aklını başından alan güzelliğine karşı doğuştan dilsiz bir hal alıyordum. Geldin ve yanımdan sanki ben yokmuşum gibi geçtin. O kadar güzel kokuyordun ki, saçların o kadar güzel savruluyordu ki… Bu kadar güzel olduğunun farkında bile değildin. İçimde üzüntü, hırs, kırılmışlık karışımı bir duygu var. Aşkın diğer şekli olsa gerek bu. Bugün yapamadım. Yarın mutlaka konuşacağım. Ertesi gün yine seninle karşılaşmak için geceyi eski kız arkadaşımda geçirdim ama bu gece seni aldatmamaya yemin ettim. Onunla birlikte olmamak için herşeyi yaptım ama ateşle barut yanyana durmuyor. Neyse sabah olunca erkenden kalktım. Üzerimdeki incecik şeylere aldırış etmeden yine seni beklemeye başladım. Ve işte yine aynı duygular sarıyor etrafımı. Uzaktan yavaş yavaş bana doğru süzülüşünü seyrediyorum. Kaç gündür sana karşı kuracağım cümleleri düşünüyorum. Ve sen yine gelip yanımdan usulca geçiyorsun. Ve ben yine heyecandan dizleri titrer bir vaziyette oracıkta yaşlı gözlerle sana bakakalıyorum. Bir hafta boyunca aynı şeyi yaşıyorum. Seninle konuşamıyorum. O kadar güzelsin ki , hiç kimsenin seninle konuşabileceğini sanmıyorum. Anlıyorum ki aşk sarmış her yanımı…